Friday, November 6, 2015

ESSAY/DENEME

Hi, this is my first post. I am newbie on blogger, but i will try :)

Dream, dreams, many dreams... I always asked myself " Who am i? What can i expect from future? noth... translate not completed. ERROR. ERROR. ERROR...


Bugün beni deli eden bir oyun topluluğunun editörüyle üç saat İngilizce yazıştıktan sonra içilen Türk kahvesi beni özüme döndürdü. Ne öz ama, pehh... Buralara ilerleyen zamanlarda değineceğim. Bu benim blog kullanmaya, daha doğrusu kendimi, içimi bloga dökmeye başladığım ilk yazı. Öncelikle kendimi tanıtmam lazım sanırım. Kimim ben, hu em ay?


Adım Mehmet, bu aralar 19 yaşındayım. Gelecekte bu sayıyı mumla ve gözlükle arayacağım sanırım. Antalya'da doğdum büyüdüm, denizin, kumsalın ve portakalın tanrısallaştığı Finike'de geçti çocukluğum. 2002 yılında Ankara'ya taşındığımızdan beri aynı semtte yaşıyorum. Berbat bir semt bu arada, tarif etmeye kalksak midemiz kalkar bende yazıyı tamamlamadan kapatırım. Neyse efenim ben biraz, İkizler burcu olmam sebebiyle tabi ehehe, günü gününe uymayan birisiyim. Melbourne havası gibiyim, gün içinde bile aynı şeye farklı saatlerde farklı reaksiyonlar gösterebilirim. Ama siz beni yanlış tanımayın, genelde sakin ve uysal birisiyim :)


Nelerden mi hoşlanırım?

-Gezmeyi severim hele de bu gezileri doğa içerisinde yapıyorsam. Arkadaşlarımla takılmayı severim, aynı mekanda sabit kalmadığımız sürece tabi, ehehe. Boş zamanlarımda dizi izlerim, oyun oynarım, belgesel izlerim, Nba'yi takip etmeye çalışırım falan filan.

Dizi demişken?

-Hemmen anlatayım, Türkiye'de çekilen dizilere bir türlü kanım ısınmadı gitti. Bende haliyle yabancı dizilere merak saldım. İlk izlediğim yabancı dizi Lost'tu. Zamanla keşfettiğim Kyle XY'ı da unutmam. Gelelim şu son üç yıla, GoT, Vikings, Mike&Molly, The Walking Dead, Black Sails, Sherlock Holmes bla bla bla. Bunlar sadece aklıma gelenler, benim için asıl önemli olan şimdi yazacaklarım. Benim şu an üç tane favori dizim var, üçünü de asla sıkılmadan ve zevk alarak baştan sonra tekrar tekrar bitirebilirim. Shameless, bu dizi benim için olmazsa olmazlardan. Hala yayınlanıyor ve kolay kolay bitmesin diyeceğim efsanevi bir dizi, anlatmaya kelimeler yetmez açın izleyin. Kalan iki dizi benim hayatımın renklerini oluşturuyor. HİMYM ve Friends... Friends tee ben doğmadan önce yayınlanmaya başlamış ve on yıl devam etmiş harika ötesi bir dizi. Himym ise Friends'in bittiği zamanlara denk gelen başlangıcı ile Friends hayranlarını aradıkları "o" arkadaşlığı yeniden işleyebilmiştir. Ben Himym'e daha önce başladım. 7. sezonun ortalarında dayanamayarak Friends'e de sardım. Aynı anda iki tanrıya birden tapar gibi yürütsem de Friends'i daha çok sevdim ve sahiplendim. Şiddetle ama şiddetle tavsiye ediyorum. Sitcom'un tanrısı Friends'tir efenim ne Seinfeld'ı ehehe :)

Ne iş mi yapıyorum?

-Okuyorum.

Nerede mi?

-Cumhuriyetin ilk üniversitesinde, cumhuriyetin ilk iletişim fakültesinde okuyorum. Fakültenin bulunduğu kampüs sosyalizmin özünden kopmuş, bir ırkın milliyetçiliğini güden ve kapalı bir görüşün hakim olduğu şirin, küçük ve şehrin göbeeğende bir yer. Fakat, fakat sağladığı özgürlüğü inkar etmek ayıp olur. Yeşilliklerine uzanıp sabaha kadar bira içmek kadar sevdiğim başka bir şeyi yok şu okulun :)

Şimdi ne mi yapıyorum?

- Efenim şimdi kahvemi içip haliyle bunu yazıyorum. Son cümleleri yazdığımı bildiğimden yarınki vizeye göz atacağım. Evet evet bu gece evdeyim, nalet olsun :(

Buralara daha çok uğrayacağım, ilk cümlemde de dediğim gibi acemiyim ama deneyeceğim :)

No comments:

Post a Comment